15 Nisan 2013 Pazartesi

HAMURCU’DA BİR GEDİK


 

1850 Hamurcu Gediği
 
Resim yazısı ekle
Doğduğum evin penceresinden ya da balkonundan karşıları seyrettiğimde Hamurcu Mahallesi’ni görürdüm. Ben hamurcuyu seyrederken aile efradım tarihin derinliklerine gider, bize Fransızların hamurcudan girişini anlatırlardı.

Anadolu’nun her yeri gibi düşman kuvvetler güzel Adana’mızı da işgal etmişlerdi. İşgal güçlerinin ilk yaptıkları işlerden bir tanesi de valileri, kaymakamları ve belediye başkanlarını görevlerinden alarak yerlerine kendi emellerine alet edecekleri kukla yöneticiler atamak olmuştu. Bizim ilçemiz can Saimbeyli’mize de Adana’da avukatlık yapan Fransız hayranı Çalyan Karabit’i kaymakam olarak atamışlardı. Çalyan karabit’in Hacın’a yani Saimbeyli’mize geliş hikâyesini o günleri gören insanlardan defalarca dinlemiştim. Gözlerim ne zaman Hamurcu’ya çevrilse, yolum ne zaman Hamurcu’dan geçse aklıma o anlatılanlar gelir.

Devir Fransız devridir. Gücün devridir. Fransız demek güç demektir. İktidar demektir. Anadolu’yu işgal demektir. Fransız Çalyan Karabit’i Hacın’a kaymakam atamış. Elbette ilçeye gelişi de muhteşem olmalıydı. Öyle de olmuş. Fransız işgal kuvvetleri komutanı Tayyarda yanına Çalyan Karabit’i almış, arkasında Fransız ve Ermenilerden oluşan büyük bir kalabalıkla Hacın’a doğru hareket etmişler. Haber Hacın’da duyulmuş… Şehir bayram havasına bürünmüş… Her yer Ermeni bayrakları ile donatılmış. Davullar çalmış, zurnalar ötmüş. Güçlü geliyor ya, dediği dedik, çaldığı düdük ya… İnsanlar hep güçlüden yana olmaya çalışır ya… Güçlü, Hamurcu Gediğinden girmiş Saimbeyli’mize…  Bir ihtişam, bir gösteriş, bir tafra… Nutuklar bol keseden atılmış. Esmiş gürlemiş Çalyan Karabit… Tayyarda’yı görebilmek için insanlar birbirlerinin omuzlarına çıkmışlar.

Benim insanım bir köşede sıkışmış kalmış. İtilmiş kakılmış. Türk ve Müslüman olmak suç olmuş. Fransız’dan daha fazla Fransız, Ermeni’den daha fazla Ermeni olanlar olmuş… Ama birileri varmış ki, güçlüye boyun bükmemiş. Ezilmiş, horlanmış, dövülmüş, sövülmüş… Ama “Zulmün payidar olmayacağını bilmiş.” Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste, diye Allah’ına güvenmiş… Hep böyle olur zaten… Ayaklar baş olunca, yalakalar her zaman baş bilinenin etrafında kuyruk sallamaya başlarlar. O zaman da öyle olmuş, her zaman da öyle olmuş. Kuyruklular kuyruk sallamışlar, mazlumlar Allah’a sığınmışlar…

Devir hep öyle kalmamış. Zulüm payidar olmamış… Benim dedem ve benim dedem gibi dedeler zulme baş kaldırmışlar. Sadece güçlü diye güçlünün yanında kuyruk sallamamışlar. Hakkı ve hakikati tutmuşlar.

Bugün gözlerim Hamurcu gediğine takıldı. Tarihi düşündüm. Zulüm, ihtişamı ile oradan gelmişti. Son gittiği yer de orası oldu. Şimdi orada şehitler abidesi var. Adeta bize “Dur yolcu, bu topraklarda zulüm yapanlar kalamaz, hele kuyruk sallayanlar hiç barınamaz… Bu dün de öyle olmuştu, önceki gün de…”

DEDİĞİM YER; SAİMBEYLİ HAMURCU’DA BİR GEDİK… O gedikten ilham alanlar her zaman zulme başkaldıranlar olacaktır.

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder