1850 Hamurcu Gediği
Resim yazısı ekle |
Doğduğum evin penceresinden ya da balkonundan karşıları
seyrettiğimde Hamurcu Mahallesi’ni görürdüm. Ben hamurcuyu seyrederken aile
efradım tarihin derinliklerine gider, bize Fransızların hamurcudan girişini anlatırlardı.
Anadolu’nun her yeri gibi düşman kuvvetler güzel
Adana’mızı da işgal etmişlerdi. İşgal güçlerinin ilk yaptıkları işlerden bir
tanesi de valileri, kaymakamları ve belediye başkanlarını görevlerinden alarak
yerlerine kendi emellerine alet edecekleri kukla yöneticiler atamak olmuştu.
Bizim ilçemiz can Saimbeyli’mize de Adana’da avukatlık yapan Fransız hayranı
Çalyan Karabit’i kaymakam olarak atamışlardı. Çalyan karabit’in Hacın’a yani
Saimbeyli’mize geliş hikâyesini o günleri gören insanlardan defalarca
dinlemiştim. Gözlerim ne zaman Hamurcu’ya çevrilse, yolum ne zaman Hamurcu’dan
geçse aklıma o anlatılanlar gelir.
Devir Fransız devridir. Gücün devridir. Fransız demek
güç demektir. İktidar demektir. Anadolu’yu işgal demektir. Fransız Çalyan
Karabit’i Hacın’a kaymakam atamış. Elbette ilçeye gelişi de muhteşem olmalıydı.
Öyle de olmuş. Fransız işgal kuvvetleri komutanı Tayyarda yanına Çalyan
Karabit’i almış, arkasında Fransız ve Ermenilerden oluşan büyük bir kalabalıkla
Hacın’a doğru hareket etmişler. Haber Hacın’da duyulmuş… Şehir bayram havasına
bürünmüş… Her yer Ermeni bayrakları ile donatılmış. Davullar çalmış, zurnalar
ötmüş. Güçlü geliyor ya, dediği dedik, çaldığı düdük ya… İnsanlar hep güçlüden
yana olmaya çalışır ya… Güçlü, Hamurcu Gediğinden girmiş Saimbeyli’mize… Bir ihtişam, bir gösteriş, bir tafra… Nutuklar
bol keseden atılmış. Esmiş gürlemiş Çalyan Karabit… Tayyarda’yı görebilmek için
insanlar birbirlerinin omuzlarına çıkmışlar.
Benim insanım bir köşede sıkışmış kalmış. İtilmiş
kakılmış. Türk ve Müslüman olmak suç olmuş. Fransız’dan daha fazla Fransız,
Ermeni’den daha fazla Ermeni olanlar olmuş… Ama birileri varmış ki, güçlüye
boyun bükmemiş. Ezilmiş, horlanmış, dövülmüş, sövülmüş… Ama “Zulmün payidar
olmayacağını bilmiş.” Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste, diye Allah’ına güvenmiş…
Hep böyle olur zaten… Ayaklar baş olunca, yalakalar her zaman baş bilinenin
etrafında kuyruk sallamaya başlarlar. O zaman da öyle olmuş, her zaman da öyle
olmuş. Kuyruklular kuyruk sallamışlar, mazlumlar Allah’a sığınmışlar…
Devir hep öyle kalmamış. Zulüm payidar olmamış… Benim
dedem ve benim dedem gibi dedeler zulme baş kaldırmışlar. Sadece güçlü diye
güçlünün yanında kuyruk sallamamışlar. Hakkı ve hakikati tutmuşlar.
Bugün gözlerim Hamurcu gediğine takıldı. Tarihi
düşündüm. Zulüm, ihtişamı ile oradan gelmişti. Son gittiği yer de orası oldu. Şimdi
orada şehitler abidesi var. Adeta bize “Dur yolcu, bu topraklarda zulüm
yapanlar kalamaz, hele kuyruk sallayanlar hiç barınamaz… Bu dün de öyle
olmuştu, önceki gün de…”
DEDİĞİM YER; SAİMBEYLİ HAMURCU’DA BİR GEDİK… O gedikten ilham alanlar her zaman zulme
başkaldıranlar olacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder