Saim Bey
1893-18 Kasım 1920
Telefonum çaldı. Arayan saygıdeğer
büyüğüm, duyarlı insan Ahmet Yazıcıoğlu’ydu.
Bazı insanların ilerlemiş yaşına rağmen, köşelerine
çekilip oturanlara nispet edercesine bir şeyler yapmak için çırpınmalarına hayran
olurum. Çalışmalarını gıpta ile takip ettiğim, enerjisi karşısında hayranlığımı
gizleyemediğim Ahmet Yazıcıoğlu her zaman olduğu gibi yine beni heyecanlara
sürükleyecek bir gelişmeye imza atmaya hazırlanıyordu. Sıcak ve babacan bir sesle:
“Ahmet’im nasılsın?” dedi.
Saygılarımı ifade ettim.
“Ahmet’im sana bir müjde veriyorum. Çok sevineceksin.”
“Hayırdır Abi, kalbime inecek şeyler olmasın.”
“Saim Bey’in elbisesini buldum.”
“Oooo süper abi.”
Ahmet Yazıcıoğlu’nun Saim Bey dediği, Saimbeyli’ye adı
verilen Şehit Kaymakam Saim Bey’di. Heyecanlanmamak elde değildi. Heyecanlandım.
Düşünebiliyor musunuz, 87 yıldır bir sır gibi saklanan ve tarihe ışık tutacak
bir olay gerçekleşiyordu. Biz de buna şahit oluyorduk. Birçok insanın
“Saimbeyli” deyip geçtiği Saimbeyli, aslında bir şehidin adını taşıyordu. Ancak
o şehitle ilgili elde avuçta somut bir hatıra Saimbeyli’de yoktu. O şehitle
ilgili çok az şey biliyorduk. Oysa en başta öğrenmemiz gereken bir şahsiyetti
Saim Bey. Maalesef biz o ihmali hep yapıyorduk. Peki, kısaca Saim Bey kimdi?
Kimi araştırmacılar onun için, 1893 Kozan, kimileri de
1896 Ceyhan doğumlu diyor. Ancak karakterli bir Türk milliyetçi olduğu
konusunda herkes hemfikir…
Saim Bey, Hacın’da olaylar çıktığında, Hacın
(Saimbeyli)’a komşu ilçe Feke’de kaymakam olarak görev yapmaktadır. Hacın’ın
düşman işgalinin kurtuluşunda Güney Cephesin Milli Kuvvetler Komutanı olarak
çok büyük emeği olmuştur.
Hacın düşmandan kurtulduktan sonra Saim Bey, bu defa
da düşmana karşı savaşmak için Osmaniye’ye görevli gitti. Osmaniye Mamure
İstasyonunda çıkan çatışmada şehit oldu.
Mezarı Kozan Şehir Mezarlığı’ndadır.
30 Aralık 1923 de alınan bir kararla Saim Bey’in adı
Hacın’a verildi. O tarihten itibaren Hacın, Saimbeyli oldu.
Memleket dara düşüp, şehit haberleri geldiği günlerde
hep beraber ellerimize Türk bayraklarını alır avazımız çıktığı kadar “Şehitler
ölmez!” diye sloganlar atarız. Bir slogan sürekli beynime takılır. “Asker şehit
olunca değil, unutulunca ölür!” diye… Unutmamak için yaşatmak gerekmez mi? Onun
hatıralarını yeni nesillere aktarmak gerekmez mi? Kendi kendime düşünüyorum da biz bu konuda
çok duyarsızız galiba.
Bir süredir 1920 öncesi Saimbeyli’de yaşanan olayları
araştırıyorum da, ne büyük hatalar yaptığımızı görüyorum. Her yerinde şehit
kanı bulacağınız ve her yeri şehidin şehadetine tanıklık yapan yerleri
duyarsızca binalarla doldurmuşuz. Oysa tarihi gerçekleri sözlerle anlatacağımız
yerde tarihi eserlerle anlatmayı başarabilmiş olsaydık daha şuurlu bir
gençliğin yetişmesine öncülük ederdik.
Çocukluğumda Saimbeyli Belediye binasının bulunduğu
yerde bir dut ağacının olduğunu hatırlıyorum. O ağaç maalesef kökünden yok
edildi. Yerine beton binalar dikildi. Yaptığım araştırmada o dut ağacında Genco
Çavuş’un derisini o ağaca asarak yüzdüklerini öğrendim. Başka bir millette
olsaydı eminim o ağacı anıt ağaç olarak korur ve o ağacı yaşatmak için her
türlü yolu denerlerdi.
Atalar der ki: “Zararın neresinden dönerseniz kârdır.”
Ahmet Yazıcıoğlu gibi bir ağabeyimiz bize 87 yıl sonra
Şehit Kaymakam Saim Bey’in akrabalarına ulaşarak onların bir kutsal emanet gibi
sakladığı Saim Bey’in, şehadeti sırasında üzerinde bulunan kanlı gömleğini,
mavzerini, tabancasını ve dürbününü kazandırdı. Ne mutlu bana ki, o emanetleri
devlet adına imza karşılığı almak da bana nasip oldu.
Saim Bey’in ağabeyinin torunu olan Sayın M.Tahir Demirbilek,
beraberinde Sayın Ahmet Yazıcıoğlu, Sayın Veysi Ünal ve Sayın Recai Şimşek
25.10.2007 günü Saim Bey’e ait kutsal emanetleri Saimbeyli Kaymakamı Sayın Musa
Sarı ve devlet erkânı huzurunda kutsal emanetleri bana emanet ettiler. O anda
çok duygusal anlar yaşandı. Benim için de bir unutulmaz gün oldu.
Daha sonra Sayın Ahmet Yazıcıoğlu öncülük ederek
Saimbeyli Atatürk İlköğretim Okulu’nun eski binası Azmi Yazıcıoğlu’nun oğulları
tarafından bakım ve onarımı yapılarak “Azmi Yazıcıoğlu Halk Kütüphanesi’ne”
dönüştürüldü. O binanın içinde de bir oda da “Saim Bey” Müzesi olarak
düzenlendi.
Saim Bey’in emanetleri artık Saimbeyli’de… Saimbeyli
halkı o kutsal emanetlere gözü gibi bakmak ve o müzeyi geliştirmekle
yükümlüdür.
Bu örnek davranışa katkısı olan herkese teşekkür
ediyorum.
Saim
Bey Emanetleri teslim tutanağı
Emanetlerin
teslim anı
Saim
Bey Heykeli- Saimbeyli Hükümet Konağı önü
Saim
Bey’in kabri-Kozan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder