HİMMETLİDEN
HAKKI METLİ
Tarihler
27 Şubat 2001’
i gösteriyordu. İğne ile kuyu kazar gibi yaşlı insanlar aramaya başlamıştım.
Akli dengesi yerinde, hafızası kuvvetli dünü bugün gibi anlatan insanlar
aramaya başladım. Himmetli’ de Hakkı METLİ adında birinin olduğunu söylediler.
Arkadaşlarla birlikte Himmetli’ye gittim. Aynalı Çeşme’nin üst tarafında ikamet
eden Hakkı METLİ ve eşi bizi yolda karşıladı. Aksakallı, nur yüzlü Hakkı Emmi
çocukları, belki de torunları yaşında olan bizleri sevgi ile bağrına bastı.
Gözlerindeki muhabbet ışıltılarıyla bizi evine davet etti. Ellerini öptük,
gözlerimizden öptü. Bizim Anadolu insanının bütün sıcaklığını iliklerine kadar
sindirmiş olan Hakkı Emmi’nin gözleri gülüyordu. Evine gelen misafirlerini
memnun edebilmek için perme perişan oluyordu. Sevgi ile sakalını sıvazladım.
Elinden tuttum. Evinin sofasına da yan yana oturdum. Her şeyi huzur doluydu.
Güler yüzü, tatlı diliyle insana bir rahatlık veriyordu. Biraz hal hatır
sorduktan sonra;
“Hakkı Amca
sen Ermenileri tanır mısın?” dedim.
“Bizim
Ermenileri mi?”
“He he…
Bizim Ermenileri”
Hakkı Amca
birlikte yaşadığı insanları o kadar benimsemişti ki, onlara; “bizim” diyordu. Ne kadar güzel bir tespit
“Bizim
Ermeniler” yani elin
değil. Bizim içimizde yetişenler. Yani “bizim teröristler” gibi, “bizim hainler” gibi bir şey.
Hakkı Amca
gülümsedi.
“Onlar daha çok Hacın’da
yaşarlardı. Bizim köyde birkaç hane vardı. Ben çocuk olduğum için Hacın‘a çok gidip
gelmezdim. Babamın dostları da vardı. Bize gelir giderlerdi. Yalnız ben bir
şeyi çok net hatırlıyorum.”
Arkasına doğru döndü. İşaret parmağı ile karşı
yamacı gösterdi.
“Biz” dedi “çocukken orada davar
güderdik. Gerçi şimdi de orada çocuklar davar güderler” diye ilave etti. “Bir
gün orada davar güdüyorduk. Şoo üst taraftan bir gurup atlı geldi. 10–15 atlı
vardı. Asker elbiseliydi. Biz onları görünce korktuk. Taşların arkasına
saklandık. Davarlar atlılardan ürktü sağa-sola kaçıştı. Davarları gören atlılar
atlarını davarlara doğru koşturdular.
Bizim bir ala teke vardı. Onu tuttular. Bağırttıra bağırttıra tekeyi
atın üstüne koydular. Alıp gittiler. Biz korkumuzdan gık bile diyemedik. Bunlar
teke hırsızı oğlum.” dedi. Gülüştük.
Hakkı Amca’nın sohbeti güzeldi.
Bize duyduklarından anlatmak istedi. Ben gördüklerini sordum. Fazla bir şeyler
görmediğini söyledi. Sıcak çayını içtik. Vedalaştık.
Ömrün uzun olsun Hakkı METLİ Amca
diyecektim ki, bu kitabı ben baskıya hazırlarken Hakkı Amca Hakk’n rahmetine
kavuşmuştu.
Mekânı cennet olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder