SÜLEYMAN
BAYTOK
Öfkeliydi
adam. Çığlıklar beyninde yankılanıyordu. Kanına dokunuyordu gördükleri. Birkaç
defa gözlerini kapattı. Görmek istemiyordu o manzarayı. Ama sesler dalga dalga
geliyordu kulak zarlarına. Yırtıyordu adeta. Bir durdu, iki durdu. “Olmaz!”
dedi. “Böyle yaşanmaz! Türk kadını böyle yaşamaktansa ölmek ister.”
Çevirdi
topun namlusunu kalabalığın ortasına, bastı tetiğe. Bir gürültü koptu Hacın
Hükümet Konağı’nın yakınlarında. Toz, dumana karıştı.
Ta
çocukluğumdan kalmış bu sahne beynimin bir yerlerinde. İlçemizde olan Kurtuluş
Bayramı etkinlikleri beni çok derinden etkilerdi. Her bayram sabah erkenden
kalkar çetelerin şehre girişlerini seyrederdim. Top sesi, tüfek sesi birbirine
karışırdı. Kurusıkı tüfekler patladıkça, etrafı karabarut kokusu alırdı.
Düşerdik o kokunun arkasına. Bayram alanında soluğumuzu alırdık. Bir adam
elinde kılıçla, konuşma kürsüsünün önüne gelir, nemli gözlerle, duygulu bir
sesi tonu ile Hacın’da yaşadıklarını anlatırdı. Bu adamın adı, Süleyman
Baytok’du.
Ben,
Süleyman Baytok’u hep kürsülerde dinledim. Çünkü o zamanlar onunla sohbet
edecek yaşta değildim. Ama hayatım boyunca o adamın duruşu beni hep etkiledi.
Bir de meydanlarda konuştuğu, “Kadınları toplamışlardı. Kaleden aşağıya
indiriyorlardı. Kadınlarımıza akla hayale gelmeyecek tacizlerde bulunuyorlardı.
Ben de manastır tarafında makineli tüfek başındaydım. Elimde dürbünle
seyrediyordum. Kadınların, çocukların çığlıkları kulaklarıma kadar geliyordu.
Kadınlar, feryat ile “Bizleri öldürecek bir Türk evlâdı yok mu?”
diye bağırıyorlardı. Onların o halini görünce kendimden geçtim. Çevirdim
makineli tüfeği onlara: “Türk kadını böyle yaşamaktansa ölmek ister.”dedim.
Bastım tetiğe…”
Olayı
anlatırken kendiniz tutamazdı Süleyman Baytok. Yanaklarına doğru gözyaşları
akardı. O hali gelir gözlerimin önüne. Hep öyle düşünürüm Süleyman Baytok’u.
Öksüz
Ali ile Elif’in oğlu Süleyman Vehbi Baytok, 1895 de Hacın’da doğdu. 5 Mart 1972
de Saimbeyli’de vefat etti.
Yeğeni
Ömer Akçalı, Dayısı Süleyman Vehbi Baytok’un ölümü nedeniyle Askerlik Şube’sine
bir dilekçe vererek, Saimbeyli ilçe merkezinde, Hacın savaşında katledilen
Türkler adına yaptırılan şehitliğe, dayısı Süleyman Vehbi Baytok’un adına
tahsis edilen kabre defnini istedi. Askerlik Şube başkanlığı’da izin verdi ve
Süleyman Vehbi Baytok, Saimbeyli Şehitliği’ne defnedildi.
NOT:Süleyman
Baytok bu silahla düşmana karşı savaştı. Ölümüne kadar da silahını başucundan
ayırmadı. Torunu Erkan Saimbeyli’de açılan Ahmet Yazıcıoğlu müzesine dede
yadigârı silahını hediye etti.
Bu
silahı görmek için Saimbeyli Azmi Yazıcıoğlu Halk Kütüphanesi’ne uğramak
yeterlidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder