17 Nisan 2013 Çarşamba

SÜLEYMAN BAYTOK



SÜLEYMAN BAYTOK
Öfkeliydi adam. Çığlıklar beyninde yankılanıyordu. Kanına dokunuyordu gördükleri. Birkaç defa gözlerini kapattı. Görmek istemiyordu o manzarayı. Ama sesler dalga dalga geliyordu kulak zarlarına. Yırtıyordu adeta. Bir durdu, iki durdu. “Olmaz!” dedi. “Böyle yaşanmaz! Türk kadını böyle yaşamaktansa ölmek ister.”
Çevirdi topun namlusunu kalabalığın ortasına, bastı tetiğe. Bir gürültü koptu Hacın Hükümet Konağı’nın yakınlarında. Toz, dumana karıştı.
Ta çocukluğumdan kalmış bu sahne beynimin bir yerlerinde. İlçemizde olan Kurtuluş Bayramı etkinlikleri beni çok derinden etkilerdi. Her bayram sabah erkenden kalkar çetelerin şehre girişlerini seyrederdim. Top sesi, tüfek sesi birbirine karışırdı. Kurusıkı tüfekler patladıkça, etrafı karabarut kokusu alırdı. Düşerdik o kokunun arkasına. Bayram alanında soluğumuzu alırdık. Bir adam elinde kılıçla, konuşma kürsüsünün önüne gelir, nemli gözlerle, duygulu bir sesi tonu ile Hacın’da yaşadıklarını anlatırdı. Bu adamın adı, Süleyman Baytok’du.
Ben, Süleyman Baytok’u hep kürsülerde dinledim. Çünkü o zamanlar onunla sohbet edecek yaşta değildim. Ama hayatım boyunca o adamın duruşu beni hep etkiledi. Bir de meydanlarda konuştuğu, “Kadınları toplamışlardı. Kaleden aşağıya indiriyorlardı. Kadınlarımıza akla hayale gelmeyecek tacizlerde bulunuyorlardı. Ben de manastır tarafında makineli tüfek başındaydım. Elimde dürbünle seyrediyordum. Kadınların, çocukların çığlıkları kulaklarıma kadar geliyordu. Kadınlar, feryat ile “Bizleri öldürecek bir Türk evlâdı yok mu?” diye bağırıyorlardı. Onların o halini görünce kendimden geçtim. Çevirdim makineli tüfeği onlara: “Türk kadını böyle yaşamaktansa ölmek ister.”dedim. Bastım tetiğe…”
Olayı anlatırken kendiniz tutamazdı Süleyman Baytok. Yanaklarına doğru gözyaşları akardı. O hali gelir gözlerimin önüne. Hep öyle düşünürüm Süleyman Baytok’u.
Öksüz Ali ile Elif’in oğlu Süleyman Vehbi Baytok, 1895 de Hacın’da doğdu. 5 Mart 1972 de Saimbeyli’de vefat etti.
Yeğeni Ömer Akçalı, Dayısı Süleyman Vehbi Baytok’un ölümü nedeniyle Askerlik Şube’sine bir dilekçe vererek, Saimbeyli ilçe merkezinde, Hacın savaşında katledilen Türkler adına yaptırılan şehitliğe, dayısı Süleyman Vehbi Baytok’un adına tahsis edilen kabre defnini istedi. Askerlik Şube başkanlığı’da izin verdi ve Süleyman Vehbi Baytok, Saimbeyli Şehitliği’ne defnedildi.


NOT:Süleyman Baytok bu silahla düşmana karşı savaştı. Ölümüne kadar da silahını başucundan ayırmadı. Torunu Erkan Saimbeyli’de açılan Ahmet Yazıcıoğlu müzesine dede yadigârı silahını hediye etti.
Bu silahı görmek için Saimbeyli Azmi Yazıcıoğlu Halk Kütüphanesi’ne uğramak yeterlidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder