KÖŞKER
ŞABAN
Hacın’ın yerlisi olup da ailesinden kayıp vermeyen bu
şehirde bir Allah’ın kulu var mı acaba? O kadar araştırma yaptım. Bir Allah’ın
kulu çıkıp da “Ermeniler benim akrabalarımdan kimseyi öldürmedi!”demedi. Eğer
bir insanın akrabaları 1920 yılında Hacın’da yaşamışsa ve bir yol bulup ocak,
şubat aylarında Hacın’dan kaçamamışsa, mutlaka işkence veya ölümle karşılaşmış
demektir.
Köşker Şaban’ı çocukluğumdan belli bilirdim. Teyzem Selbi’nin
de eşi olur. Araştırmalarım beni 4 Aralık 2010 günü Köşker Şaban’ın kızı Pakize
Akçal’ın evine götürdü. Ona sordum:
-Pakize Abla, babana kim derler?
-Köşker Şaban, derler. Şaban Saraç.
-Baban kimin oğlu?
-Koca Osman’ın oğlu.
-Anasının adı ne?
-Hatice.
-Baban nereli?
-Babam Hacınlı.
-Baban Hacın ile ilgili size bir şeyler anlattı mı?
-Anlatmaz mı, çok anlattı.
-Mesela neler anlattı?
-Hacın karıştığında babam 15-16 yaşındaymış. Dedeme “Koca
Osman.”derlermiş. Dedem Hacın karışmadan önce eceli ile ölmüş. İki evliymiş. Babamlar
Hacın’da İslam Mahallesi’nde otururlarmış. Ancak Ermeni komşuları da varmış.
Komşularından biri bir gün gizlice Fadıma Halama gelerek:
“Fadime, diyor. Bizim hafşa senden itler gudurdu, Ortalık
birbirine düştü. Sabaha kadar Çatal Oluk’tan kiliseye su çekiyoruz. Su çeke
çeke omuzlarımızda hayır kalmadı. N’olur Fadıma Şaban’ı kurtar, diyor.
Omuzlarını açıp gösteriyor. Omuzları su
çekmekten morarmış, halam da görüyor.
Halam
Fadıma onu öyle görünce iki çocuğunu alıyor. Bir habeye koyuyor. Eşeğe de
kendisi biniyor. Giderken yanına sarımsak, soğan, biraz da ekmek alıyor.
Çağlayan’da yerleri varmış. Babamı da yanına alıyor. Çağlaya’na gidiyorlar. Taş
Köprü’nün oraya vardıklarında Ermeni gençler halama soruyor:
“Fadıma
Dezze, Nereye gidiyon?”diyorlar.
Halam
da:
“Gadasını
aldıklarım, soğan, sarımsak ekmeye gidiyom.”diyor.
Ermeni
gençleri kendi aralarında konuşuyorlar:
“Cacıklar
siz ekin de biz yerik.”diyor.
Onların
kendi aralarında Ermenice konuşmalarından babam anlıyor. Babam Ermenice’yi
bilirdi. Babam anladıklarını Fadıma Hala’ma anlatıyor. Halam ile babam dağdan
dağa giderek Feke’ye varıyorlar. Oranın kaymakamı bunların geldiğini haber
alıyor. Makamına çağırıyor. Halamı çocuklarını ve eşeği orada alıkoyuyorlar.
Babamın eline bir teskere veriyorlar.
“Bu
teskereyi al, Hacın kaymakamına ver.”diyorlar.
Babam:
“Beni
öldürürler!”diyor.
Kaymakam:
“Önüne
kim gelirse bu teskereyi göster. Sana bir şey demezler.”diyor.
Babam
o teskere ile Hacın’a geri geliyor. Diğer Halam Kiraz’ın yanına varıyor. O gece
orada kalıyor. Sabah kalkıyor. Feke’ye gitmek için evden ayrılıyor. Halamın
oğlu Celal arkasından koşuyor. Karakolun orada babama yetişiyor. “Dayı beni de
götür, dayı beni de götür.”diye ağlıyor. Babam Celal’e darılıyor bir de şaplak
vuruyor. Onu geri gönderiyor.
Karakolun
önüne geliyor ki ne görsün, bizim Türkleri hep orada tutuklamışlar. Bazılarına
işkence yapmışlar. Bizim enişte Tahsin babamı görünce:
“Şaban,
sen de mıhlanmaya geldin.”diyor.
Babamı
gören Ermeniler:
“Bir
av daha geldi.” diye babamı tutuyorlar. Babam elindeki Feke kaymakamının verdiği
teskereyi gösterince, serbest bırakıyorlar. Babam Hacın’dan doğru Feke’ye
gidiyor. Oradan Fadıma Halam ile birlikte yola çıkıyorlar. Dağdan dağa giderek şimdi
Tufanbeyli Köyü olan Çerkez Akpınar Köyü’ne gidiyorlar. Yolda giderken iki
çocuktan biri ölüyor. Ölen kızın adı Ummuhanı. Çocuklardan biri kalıyor. O kalan
çocuk daha sonra Kel Bayram ile evlendi. Adı Fatma. Onun anasının adı da
Fadıma.
Hacın’da
babamın kardeşi İsmail, Sultan Suyu’nda şehit oldu. Ermeniler onu alnından
vurdular. O İsmail, Kel Bayram’ın babası olur. Benim de amcamdır.
Ayrıca;
ebem, yani Babaannem Hatice, halalarım; Kiraz ve Ayşe, Fadıma Hala’mın kocası
Halil, Kiraz Hala’mın oğlu Celal de Hacın da öldürüldüler.
Dedem
Koca Osman’ın çocuklarından sadece babam, Fadıma Halam, Ümmüsü Halam ve Osman
Amcam kurtuldu. Diğerleri hep Ermeniler tarafından öldürüldü.”dedi.
Pakize
Abla, ailesinden duyduklarını hiç yanılgıya fırsat vermeden tane tane
anlatıyordu. Sözü bittiğinde gözleri sulandı.
“Ne
oldu Pakize Abla?”dediğimde:
“Babam
ölene kadar en çok yeğeni Celal’e yandı. O çocuğu niye kurtarmadım, diye hep
üzüldü.”dedi.
Celal,
Köşker Şaban’ın arkasından çok ağlamıştı. “Dayı beni de götür!”demişti. Köşker
Şaban bir ömür boyu Celal’in arkasından ağladı. Ermenilerce katledilen
bacıları; Kiraz ve Ayşe’nin adlarını kendi kızlarının adlarına koydu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder